Wednesday, March 06, 2013

Belcika'da kres durumlari ve hastaliklar...

Bebegin olunca ve ayni zamanda kariyerini de ihmal etmek istemediginde cok fazla caren olmuyor: Bebegini emanet etmek icin ya anneanne , babanneye danisacaksin, ya bir bakici ya da kres bulacaksin.

Belcika’da ise bizim icin tek bir secim vardi: krese gondermek. Lakin kres bulmanin ve hastaliklardan korunmanin bu kadar zor olabilecegini bilemezdik. Burada paylasmak istediklerim tamamen bizim yasadigimiz tecrubelerdir. Herkes icin farkli olabilecegi gibi herkesin kisisel yorumlari da farkli olucaktir.

Belcika’da nufusun hemen hemen 95% i cocugunu 3 ay-2.5 yas arasinda krese gondermekte. 2.5 yasindan sonra devlet okullarinin ana okullarina gondermeniz mumkun. Ya da resmi olarak ilk okula baslama yasi 6 olana kadar evde bakabilirsiniz. Ben 3 yasindan sonra evde kalan bir tek cocuga rastgelmedim. Bunu olsa olsa Belcika’ya gelen gecici yabancilar uygulamakta.

Biz de nufusun cogunluguna uyarak ve butcemizi de dikkate alirsak, herkes gibi bebegimizi kreste buyutmenin yolunu cizdik. Zaten cok fazla da baska caremiz yoktu.
 
Esimin ana dili flamenkce oldugundan,  Belcika gibi hem Fransizcanin hem de Flamenkcenin konusuldugu Bruksel de esimin ana dilinde bir kres secmeye karar verdik. Deniz ile ben Turkce, babasi Flamenkce konustugundan ve bizde esimle kendi aramizda Ingilizce konustugumuzdan dorduncu bir dil olarak Fransizca Deniz icin cok fazla olacakti. Bruksel’de Flamenkce konusulan kresler az sayida olduklarindan kapasiteleri de diger kreslere nazaran daha da kisitli. Belki kulaga cok komik gelecek ama hamile kaldigini ogrenir ogrenmez , 1.5 sene sonrasi icin bile yedek listesine alinirsiniz. Oncelikle gelir seviyesine bakilir. Eger gelir seviyesi digerlerine gore daha yuksek ise sansiniz azalir. Gelir seviyesi de evli ciftler icin her zaman evli olmayan ciftlere gore daha yuksek olacagindan aslinda uygun bir krese kabul edilmek gercekten buyuk bir sanstir. Belcika ‘da insanlarin neden evlenmediklerini daha iyi anliyorum.

Velhasil bizim de Deniz’in kresini bulmamiz inanilmaz buyuk bir tesaduftu. Cunku ben henuz 7 aylik hamileyken ev degistirdigimizden ancak Deniz dogduktan sonra  yasadigimiz yere yakin kresleri arastirmaya baslayabildik. Belediyeye gidip cevredeki tum kreslerin listesini alip tek tek randevu aldik. Maalesef hic birinde yer yoktu..Simdi gittigi kres "Floralia" diger kreslere kiyasla daha olumlu yaklasmisti bize. Direk "bizde yer yo"k demek yerine cozum arayislarina girdi bizim icin. "Mayis ayi gibi 1-2 gun getirebilirsiniz, Haziran da haftada 3 gun, Temmuz da full time" diye bir sema cizmislerdi. Caresiz bizde kabul ettik. Sagolsun oglum hem cok tatli hem de uyumlu oldugundan kresteki bakicilari (en basta Lut) kendisini torunu gibi sevdi. Gerci Lut tum bebekleri kendi torunu gibi sevdigini biliyoruz ama biz Deniz 'i sanki daha da cok sevdi gibi hissettik. 1 ay sonra da Deniz tam gun krese gidip gelmek icin kabul edildi.

Iste o gunden beridir Deniz krese 1 hafta saglikli diger haftalar hasta seklinde gider gelir oldu. 6 ayliktan 1 yasina kadar 8 kere kulak iltihabi gecirdi. En sonunda 1 yasina gelmeden kulaklarina kulak deliklerini acacak ve akinitiyi disariya verecek sekilde tup taktilar. Ayni anda burun etlerini ameliyatla aldilar. Bebeklerin salyalarina karsi alerjisi basladi. Egzemasi oldugunu ogrendik. Biz caresiz yine de krese goturup getirmeye devam ettik. Kulak iltihabini kontrol altina aldik darken bronsiti basliyordu. Oksurugu bitiyor sonra bilmedigimiz bir turlu viruslerle tanisiyorduk. En son opucuk hastaligina sebep CMV virusu ile tanistik. Vucuttan atilmasi 3 ayi buluyormus. Binik yavrum 2 hafta krese gidemez oldu. Caresiz anneanne Turkiye’den yardimiza kostu.

Deniz ile birlikte bizde her turlu hastaligi ogrendik. Ornegin simdi Deniz oksurugu basladiginda hemen ''aerosol' uygulamaya basliyoruz. Yani burunu ve agizi kapsayacak sekilde bir hortumla ilac ufluyorsun. Oksuruk bronsit icin. Turkiye deki doktorlar bunu astim hastalarina uyguladiklarindan bahsetmislerdi bana. Biz ise abartisiz her ay eczaneden makinayi kiraladik. Hala bu uygulamaya devam ediyoruz.

Yine de Deniz kresine gidiyor..Bizlerde okula basladiginda daha rahat edecegi o gunleri sabirsizlikla bekliyor;  bu donemleri “ herkesin basina geliyor” diyerekten kendi kendimize teselli ederkek atlatiyoruz.

Kresin hastalikla ilgili bizlere yasattigi dezavantajlarini bir kenara koyarsak Deniz’ in gelismesi ,sosyallesmesi kendi ayaklarinin ustunde durmasi ve hayati ogrenmesi acisindan cok faydalari oldugunu soylemeden gecemem. Ozellikle Belcika’da ki kreslerde bebekler karisik siniflarda hem kendinden kucuk hem de kendinden buyuklerle basa cikacak sekilde hayata hazirlaniyorlar. Kendilerini iyi hissetmeseler de krese gonderiliyorlar.  1.5 yaslarina kadar 18 derece soguklukta odalarda uyuyorlar. 2 yasina geldiklerinde yer yatagina alisiyorlar.
 
Gercek fikrimi soracak olursaniz..Elimde olsaydi….1.5 senesini  anneme, babannesine emanet eder, ya da kendim bakardim. 1.5 sene sona ise kesin krese gonderirdim. Bebegin ilk yilinda kres hem bebekler hem de aileleri icin cok zor. Ozellikle de hastaliklarla basa cikmalari acisindan..Hastalandiginda bakacak bir yakinimiz olsaydi bu kadar sorun olmazdi belki ama her seferinde isten izin almak, evden calismak gibi tercihler yapmak bizi olumsuz etkilemisti..

Simdi alistik herseye elbette…
 
Deniz, Eylul ayinda ana okuluna basliyacak. Belcika’da 2.5 yasindan sonra cocuklar ucretsiz ana okullarina baslayabiliyor. Oglen uykulari kalkiyor. Cocuklarin kendi kendilerine yemegini yemeleri ve tuvaletlerini kendilerinin hallediyor olmalari gerekiyor. Avruapa da insanlarin neden daha serinkanli olduklarini simdi daha iyi anliyorum. Bizler gibi annelerin, yada anneanne babannenelerimizin sevgili kollarininda misler gibi buyuyen cocuklar olsalardi eminim ki onlarda da Akdeniz kani canlanirdi.

Deniz icin bizde her iki kulturde kendisini iyi hissedecegi, ama asil en onemlisi , mutlu ve kendisiyle barisik bir birey olmasi icin elimizden geleni yapmaya calisiyoruz. Bende, birgun geriye donup baktigimizda  "kreste ne cok hastalanirdi ama iyi ki de krese gitmis" diyecegimiz o gunlerin hatirina bu yaziyi eklemek istedim.

3 comments:

Serpil said...

Banucum, minik adam çok badireler atlatmış. Çalışan anne olmak böyle bir dönemde kahrettiriyor insana gerçekten. Eylül'de okula başlıyor olması harika. Daha az hastalanacağını düşünüyorum. Bağışıklı sistemi güçlendirmiş. Öpüyorum minik adamı ve seni:)

Anonymous said...

Merhaba
Çok badireler anlatmışsınız. Aynen dediğiniz gibi maalesef bu kreşe giden çoğu çocuğun yaşadığı durumlar.
Okula dediğiniz gibi 2.5 yaşında başlıyorlar. Benim eşim de Flaman. Ben çocuklarla her Türkçe konuşuyorum, babaları Flamanca konuşuyor, biz ise aramızda İngilizce konuşuyoruz. Yani aynen sizin durumunuzdayız.
Bizim büyük çocuğumuz da 2 ay sonra 2.5 olacak ve okula başlayacak. Okul bulmak sıkıntı değil, ancak ırkçı olmayan bir okul ve öğretmen bulmak büyük sıkıntı. Ben bir okula gittiğim zaman ilk sorduğum soru şu oluyor: çocuğum kızkardeşi ile veya başka bir Türk çocukla teneffüste Türkçe konuşursa tepkiniz ne oluyor? %95 şu cevabı veriyorlar: okul sınırları içinde Türkçe konuşmak yasak, çünkü burası bir Flaman okulu. Ben asla çocuğumu böyle insanların eline bırakmak istemiyorum. Onun için işi bırakıp çocuğa evde kendim bakmayı veya bu ülkeden taşınmayı bile göze alıyoruz. Ben yerinizde olsam bu tür ortaçağ zihniyetlerinden çocuğumu korurdum. Bu da biraz ''neden yabancılar 2.5 yaşındaki çocuklarını okula vermek istemiyor'' sorusunun cevabı aslında.
Saygılar
Saygılar

Anonymous said...

Belçika'da kreşe ve okula giden çocukların sık sık hastalanma sebeplerinin en başında kötü hijyen alışkanlıkları geliyor. Maalesef Belçikalıların çoğunda bizdeki gibi el yıkama ve yeterli temizlik yapma alışkanlığı yok. Oyuncaklar nadiren temizleniyor(2 ayda bir felan). Hatta 1989 yılından kalma Hygiene Hypothesis diye bir hipoteze körlemesine inanırlar("çok temizlik yaparsanız evleriniz steril olursa çocuklarınızın bağışıklık sistemi gelişmez ve çok hasta olurlar") Oysa bu hipotezin aslında yanlış olduğu birçok araştırma ile kanıtlandı. Bundan dolayı kreşlerde 1 çocuk hasta olsa hepsine sıra ile bulaşıyor. Mesela çocuklara okulda tuvalet sonrası veya yemek öncesi el yıkama zorunluluğu getirilmiyor. Bazı okullar ödenek yetersizliğinden temizlikçi çalıştırmıyor onun yerine veliler sıra ile haftada bir temizlik yapıyor. Düşünün ki 70-80 çocuğun her gün kullandığı tuvalet sadece haftada bir temizleniyor! Malum çocuklar da nereye elleyip ellemeyeceklerini pek bilemiyorlar.. Böyle olunca da hastalıkların bulaşması çok ama çok kolay.