20.yuzyilin baslarinda, Babil ile Kerbela yakinlarinda, Firat’a bakan bir koyde gezinirken, guzeller guzeli bir kiza rast gelir, Ayetullah. "Kimdir bu kiz , kimin nesidir ?" diye sorur sorustur. "Eee madem cok begendiniz kizi , evlendirelim sizi kendisiyle efendim" derler ve apar topar 1 ay icinde dugun olur. Dugun gunu aksaminda, Ayetollah Elarouse’un duvagini acar (Elarouse, Arapca’da gelin anlamina geliyor.) Duvagi acar acmasina da bir de ne gorsun!!!
Firat’ta (Euphrates) gordugu o guzeller guzeli kizin yerinde bir baskasi var! Cirkin mi cirkin ustelikte...Kiz ile evlenmis oldugundan simdi istemiyorum ben bu kizi diyip geri gonderirse, kiza iskence edeceklerini bildiginden mecbur kalir, sesini cikarmaz, elarouse ile evli kalir.

Albumune ismini verdigi Elarouse’un hikayesinin disinda, diger besteleriyle de Osama, klasik kanun ile jazz arasindaki ince cizgide bence dengesini cok iyi tutturmus durumda. Tamamen tesadufen ismini duydugum Osama’nin turkce besteleri de sasirtici..Huzun, Ask ile , Istikrar ...
Bu linkten kendisini daha yakindan taniyabilirsiniz..
http://www.osamamusic.be/
Soyle internetten arastirdigimda yourtube’da rast geldigim link zaten beni alip goturuyor bile..
Bir yunan bestecisi (Evanthia Repoutsika) , "we will meet again", isminde bestesiyle bir Turk filminin muziginde (Babam ve Oglum) , parcayi seslendiren flaman orkestrasi ve kanunda Irak’li muzisyen(Osama)
bakiniz : osama& radio orchestra
Dusunduruyor insani haliyle..
Muzik dilinde dunya birbiriyle gayette kaynasmisken biz neden hala kendi aramizda etnik kokenleri, farkli dinleri, dilleri ...tartisip birbirimizi bu yuzden elestiririz ki?
No comments:
Post a Comment